Anomaly Agent – İnceleme

admin

Şu son birkaç yıldır Türk oyun geliştiriciliği adına güzel şeyler oluyor. Yani, tamam. Daha önce de yurdum topraklarında yapılmış video oyunları görüyorduk ama şu sıralar hem sayılarında hem de prodüksiyon kalitelerinde ciddi bir artış var. Ve çoğu da ümit vaat ediyor. Onlardan biri de Enis Kirazoğlu ve ekibinin tasarladığı Anomaly Agent kesinlikle.

Duyuru videosuyla merakımızı cezbeden oyun, Steam Next Fest’te yayınlanan demosuyla da istek listelerimize girmeyi başarmıştı. Şimdi de o malum gün geldi çattı ve Anomaly Agent tüm endamıyla (377 MB’çık) karşımıza çıktı. Peki, beklentilerimizi karşıladı mı? Cevap veriyorum: EVET!

Senin Görevin, Ajan 70…

Oyunda Ajan 70 kod adlı bir karakteri yönetiyoruz. Kendisi TDAY denen bir teşkilat hesabına çalışıyor ve görevi şehirde yaşanan çeşitli anomalilere engel olup hayatın normal akışına dönmesini sağlamak. İşimiz “anomalilerle” alakalı olduğu için görevler boyunca bir sürü tuhaflık çıkıyor karşımıza. Mesela ilk bölümde “Yerçekimi Anomalisi” ile kozlarımızı paylaşıyoruz. Adından da anlaşılacağı üzere, yerçekimi kurallarında aykırılıklara neden olan bir varlık bu. Dolayısıyla görev boyunca kendimizi bir anda duvarlarda yürürken veya tavanda baş aşağı koştururken bulabiliyoruz.

Eğitim bölümü tadında geçen ilk bölümün ardından, tam da ajanımız terfi edeceği sırada yeni bir kriz patlak veriyor ve Ajan 70 istemeye istemeye de olsa son bir görev için beyaz ceketinin kollarını sıvıyor. Ama bu seferki anomalinin türü Zaman… Ve onca yıllık oyun geçmişimiz sayesinde hepimizin çok iyi bildiği üzere zaman oldukça ikircikli bir kavram. Öyle ki kendisine bulaşanların yakası her tür anormallikten ve paradokstan kurtulmaz. Bu sefer de bu kaide bozulmuyor ve Ajan 70 kendisini sonsuz bir döngünün içine hapsolmuş vaziyette buluyor.

Anomaly Agent’ta her bölümde karşımıza çeşitli klon askerler çıkıyor. Bunlar ilk başta oldukça zayıf olsalar da çok ilginç bir özellikleri var: Birleşip daha güçlü hâle gelebiliyorlar. O yüzden etrafı olabildiğince çabuk temizlemeye bakıyorsunuz. Bölümlerde ilerledikçe tabancalı, pompalı tüfekli, kalkanlı derken envai çeşit klon çıkıyor karşımıza. Bir de olup olmadık yerlerde karşımıza çıkıp bizi avlamaya çalışan seçkin avcılar var tabii.

Ajan 70 de bölümlerde ilerledikçe bir sürü yeni yetenek kazanıyor tabii. İlk başta tekme yumruk giriştiğimiz düşmanlarımızı daha sonra tabanca ve pompalı tüfek gibi silahlarla delik deşik edebiliyor, bölüm sonu canavarlarını yendikçe edindiğimiz anomali güçleriyle canlarına bir güzel okuyabiliyoruz. Yalnız bazı yerlerde klonlar o kadar kalabalık geliyor ki çatışmalardan sağ çıkabilmek için bütün yeteneklerinizi kullanmanız ve çok hızlı davranmanız gerekebiliyor. Kaç kere o kalabalıkta kim vurduya gittim, kaç defa aynı ekranda onlarca kez öldüm, inanın sayısını unuttum. Neyse ki bu kapışmaların hiçbiri geçilmez değil. 3-4 sefer denedikten sonra ne yapmanız gerektiğini az çok anlıyorsunuz. Neyse ki her yeni ekrana geçişimizde canımız yenileniyor. Bu sayede hem sağlık paketi kovalama derdinden kurtuluyoruz hem de oyunun akıcılığı bozulmamış oluyor. Ayrıca oyun otomatik kayıt alma konusunda da epey cömert davranıyor; öldüğünüzde çok fazla geriye gitmiyorsunuz böylece.

Açtırma Kutuyu, Söyletme Kötüyü

Tabii her şey dövüşlerden ibaret değil. Bol miktarda da atlamalı zıplamalı bölüm var. Anomaly Agent sürekli yeni mekanikler, yeni zorluklar çıkarıyor karşınıza. Bazı bölümler sahiden enteresan. Bir düşmanı kovalarken bir anda çok alakasız bir yere ışınlanabiliyorsunuz mesela. Ya da bazen hiç beklemediğiniz anda dev bir el kovalamaya başlıyor sizi. Sürprizleri bozmamak için bunlardan çok fazla bahsetmeyeceğim ama hapishane ve çatı bölümlerini ayrı bir sevdiğimi çıtlatayım size. Ek olarak irili ufaklı bulmacalar da var oyunda. Hiçbiri öyle aman aman zor değil, fakat oyunun rutinlikten kurtarma konusunda çok iyi bir iş çıkarıyorlar. Bütün bölümlerde bunun gibi çeşitli orijinallikler var. Bu sayede ilginizi sürekli uyanık tutmayı başarıyor oyun.

Bir de “duygular” mekaniği var. Bölümler sırasında diğer karakterlerle etkileşime girdiğimizde bol bol konuşma seçeneği de çıkıyor. Bazen ortağımıza, bazen patronumuza, bazen de düşmanlara cevap vermemiz icap ediyor. İşte böyle anlarda nasıl davranacağınızı seçmek size kalıyor. İyi huylu, yardımsever biri de olabilirsiniz. Bezgin, laf sokan, fırlama biri de. İşin püf noktası ikisinden birini seçtiğimizde “olumlu” ya da “olumsuz” duygu puanı kazanmamız. Bu puanlarla da karakterimizi geliştirebiliyoruz. Her 5 olumlu duygu için canımızı arttırabiliyor, her 3 olumsuz duygu karşılığında da bir miktar para kazanıyoruz. Diyaloglardan bazılarının çok komik olduğunu belirtmeden de geçmeyeyim.

Bölümler sırasında dövdüğümüz düşmanlardan ve sağda solda gizli kutulardan da para toplamak mümkün. Bu paralarla da silahlarımızın ve anomali yeteneklerimizin gücünü arttırabiliyor, mermilerimize ekstra özellikler katabiliyor ve daha pek çok yetenek açabiliyoruz.

Anomaly Agent’ın iki farklı sonu bulunuyor. İkisini birden tek seferde görmek mümkün değil maalesef. Birini seçtiniz mi esprili bir kapanış bölümünden sonra oyun bitiyor. Ama sonra New Game+ seçeneği açılıyor ve tüm yeteneklerinizle oyunu bir kere daha bitirme şansını yakalıyorsunuz (Hadi iyisiniz 900 saatçiler). Bir de Rogue Agent (Serseri Ajan) seçeneği var ama o henüz açık değil; daha sonra güncellemeyle oyuna eklenecek bir oyun modu bu.

Anomaly Agent’ı bitirmem 6 saat kadar sürdü. Ve bu zaman zarfında tahmin ettiğimden çok daha fazla eğlendim. Oyunun piksel grafikleri ve arka plan manzaraları çok güzel görünüyor. Ha keza müzikleri de feci derecede akılda kalıcı ve atmosfere acayip uyumlu olmuş. Kimin yaptığını bilmesem Türk yapımı olduğuna hayatta inanmazdım. O derece… Buradan Phew Phew Games ekibine ellerinize sağlık diyorum. Daha nice oyunlara…

Ekibe Gel

Anomaly Agent’ın arkasında çok yetenekli bir ekip bulunuyor. İşin güzel tarafı çoğunun tanıdık ve bizden simalar olması. Enis ve Furkan Kirazoğlu kardeşleri hepiniz tanıyorsunuz zaten. Kendileri uzun yıllar boyunca Oyungezer çatısı altında bizlerle birlikte çalışmıştı. Oyunun başarılı illüstrasyonları yine uzun zamandır OGZ ekibinin demirbaşlarından olan sevgili Eren Eryürekli’ye ait. Sanat tasarımı, piksel grafikler ve konsept çizimler tarafında da Oytun Yılmaz, Pınar Kelleci ve Sena Sözbir gibi isimlere rastlıyoruz. Müzikler yine Locpick ekibinden Ali Barutçuoğlu ile eski OGZ yazarlarından Berkan Cesur’a ait. Yayıncı tarafındaysa son dönemde Disket Kutusu videolarıyla ön plana çıkan sevgili Sinan Akkol ve Faruk Furkan Akıncı’nın kurduğu GameDev.ist var. Yıldızlar geçidi gibi resmen…

Yorum yapın